|
- I would like to congratulate him.
- Kendisini tebrik etmek isterim.
- I would like to add to what colleagues have said in thanking him for his work.
- Çalışmaları için kendisine teşekkür eden meslektaşlarımın söylediklerine bir yenisini eklemek istiyorum.
- My sincerest thanks go to him accordingly.
- Bu doğrultuda kendisine en içten teşekkürlerimi sunarım.
- The boss has a power over his employees that they do not have over him.
- Patronun çalışanları üzerinde onların kendisi üzerinde sahip olmadığı bir gücü vardır.
- We wish to thank him for his meticulous work on highly complex legal material.
- Son derece karmaşık hukuki materyaller üzerindeki titiz çalışması için kendisine teşekkür ederiz.
- Pensioners across Europe have reason to be grateful to him for the work he has done.
- Avrupa'daki emeklilerin, yaptığı çalışmalardan dolayı kendisine minnettar olmaları için sebepleri var.
- I would just take issue with him on one point.
- Sadece bir noktada kendisiyle tartışmak istiyorum.
- I congratulate him again on reaching a useful conclusion.
- Faydalı bir sonuca ulaştığı için kendisini tekrar kutluyorum.
- When I was having discussions with him about this, recommended precisely this approach.
- Bu konuda kendisiyle yaptığım görüşmelerde de tam olarak bu yaklaşımı tavsiye ettim.
- I would also like to thank him for his efforts in this matter.
- Kendisine bu konudaki çabaları için de teşekkür etmek istiyorum.
- I should like to congratulate him on his very detailed treatment of this proposal.
- Bu öneriyi çok detaylı bir şekilde ele aldığı için kendisini tebrik etmek isterim.
- There was a wonderful élan about him which made him an extremely attractive interlocutor or companion.
- Kendisini son derece çekici bir muhatap ya da arkadaş haline getiren harika bir heyecanı vardı.
- I thank him for his response.
- Verdiği yanıt için kendisine teşekkür ederim.
- I would also like to thank him for being more specific in response to proposals from my group.
- Ayrıca grubumdan gelen önerilere yanıt olarak daha spesifik davrandığı için kendisine teşekkür etmek isterim.
- I give credit for this U-turn to him.
- Bu U dönüşü için kendisine teşekkür ediyorum.
- I agree with him that the EU should have an Agency on Linguistic Diversity and Language Learning.
- AB'nin Dilsel Çeşitlilik ve Dil Öğrenimi konusunda bir Ajansa sahip olması gerektiği konusunda kendisine katılıyorum.
- I pointed out to him that the European shipbuilding industry is unprotected.
- Kendisine Avrupa gemi inşa sanayinin korumasız olduğunu belirttim.
- The rapporteur is asking to speak again, just before we congratulate him.
- Raportör, kendisini tebrik etmeden hemen önce tekrar söz istiyor.
- In any event, I would like to thank him for his report.
- Her halükarda, raporu için kendisine teşekkür etmek isterim.
- I would like, therefore, to start by congratulating him on the document we have before us.
- Bu nedenle, önümüzde bulunan belge dolayısıyla kendisini tebrik ederek sözlerime başlamak istiyorum.
- I would like to thank him for his clear-sightedness, precision and competence.
- Kendisine açık görüşlülüğü, hassasiyeti ve yetkinliği için teşekkür etmek istiyorum.
- I should like to extend to him, via yourself, my warmest wishes for a very speedy recovery.
- Sizin aracılığınızla kendisine en içten geçmiş olsun dileklerimi iletmek isterim.
- I thank him and his ministerial and public service colleagues for that meeting.
- Bu toplantı için kendisine ve bakan ve kamu görevlisi meslektaşlarına teşekkür ediyorum.
- I would, in any case, like to congratulate him on his report.
- Her halükarda kendisini raporu dolayısıyla tebrik etmek isterim.
- I also wish to thank him for the favourable response he has given to the amendments I tabled.
- Ayrıca, sunduğum değişiklik önergelerine verdiği olumlu yanıt için kendisine teşekkür etmek istiyorum.
- For this I thank him.
- Bunun için kendisine teşekkür ediyorum.
- The rapporteur has taken a great deal of trouble about the analysis, and for that I am very grateful to him.
- Sözcü analiz konusunda büyük bir zahmete katlandı ve bunun için kendisine minnettarım.
- I am sure in your discussions with Bob Zurlik you will remind him of that.
- Bob Zurlik ile yaptığınız görüşmelerde kendisine bunu hatırlatacağınızdan eminim.
- I would like, on behalf of all of us, to congratulate him on his victory and the victory of his party.
- Hepimiz adına kendisini ve partisinin zaferini kutlamak istiyorum.
- For this very reason, we shall oppose him and his politics.
- Tam da bu nedenle kendisine ve politikalarına karşı çıkacağız.
- I would take this opportunity to remind him that you cannot take a stand on more than one platform at once.
- Bu vesileyle kendisine aynı anda birden fazla platformda yer alamayacağını hatırlatmak isterim.
- I pointed out to him that the one partner on which he could firmly rely was the European Union.
- Kendisine, güvenebileceği tek ortağın Avrupa Birliği olduğunu belirttim.
- We are looking forward to a reply from him.
- Kendisinden gelecek yanıtı dört gözle bekliyoruz.
- I would just take issue with him on one point.
- Ben sadece bir noktada kendisine itiraz ediyorum.
- I agree with him in the sense that there is a democratic crisis.
- Demokratik bir kriz olduğu konusunda kendisine katılıyorum.
- I congratulate him on his excellent report.
- Mükemmel raporundan dolayı kendisini kutluyorum.
- I congratulate him and the Commission on the work that has been done on this matter and everyone who has participated.
- Bu konuda yapılan çalışmalardan dolayı kendisini ve Komisyonu ve katılan herkesi kutluyorum.
- Then it might be simpler for you to address your comments to him directly, right now!
- O halde yorumlarınızı doğrudan kendisine yöneltmeniz sizin için daha kolay olabilir, hemen şimdi!
- I would also thank him for banning personal imports of meat and dairy products into the EU.
- AB'ye kişisel et ve süt ürünleri ithalatını yasakladığı için de kendisine teşekkür ederim.
- I trust that his colleague will pass my question on to him.
- Meslektaşının sorumu kendisine ileteceğine inanıyorum.
- The Council asked him to report back to its meeting on 11 March.
- Konsey kendisinden 11 Mart'taki toplantıya rapor vermesini istedi.
- I want to take the opportunity to congratulate him on an excellent report.
- Bu vesileyle kendisini mükemmel raporundan dolayı tebrik etmek istiyorum.
- I would like to thank him once again, and I agree with his suggestions and proposals.
- Kendisine bir kez daha teşekkür etmek istiyorum ve öneri ve tekliflerine katılıyorum.
- The rapporteur gives me no option but to disagree with him.
- Raportör bana kendisine katılmamaktan başka bir seçenek bırakmıyor.
- The Committee on Petitions has asked the Ombudsman to report to us on the problems that citizens are presenting to him.
- Dilekçe Komisyonu, Ombudsmandan vatandaşların kendisine ilettiği sorunlar hakkında bize rapor vermesini istemiştir.
- Then it might be simpler for you to address your comments to him directly, right now.
- O zaman yorumlarınızı doğrudan kendisine yöneltmeniz daha kolay olabilir.
- Beforehand, President Cox will receive them and I wish to thank him for doing so.
- Öncelikle, Başkan Cox onları kabul edecek ve bunu yaptığı için kendisine teşekkür etmek istiyorum.
- I would also ask him to avoid doing this again.
- Kendisinden bunu tekrar yapmaktan kaçınmasını rica ediyorum.
- I would ask the President - and I will send him more documentation - please to ascertain whether this was the case.
- Başkan'dan ricam - ki kendisine daha fazla belge göndereceğim - lütfen durumun böyle olup olmadığını tespit etmesidir.
- I also congratulate him on his ability, so to speak, to wear three hats at once!
- Ayrıca, tabiri caizse, aynı anda üç gömleğe birden girebilme becerisinden dolayı kendisini tebrik ediyorum!
- We, however, have a message to give to him.
- Ancak bizim de kendisine vermemiz gereken bir mesaj var.
- I am glad that my colleague in the PPE-DE Group has now come round to the view that I put to him yesterday.
- PPE-DE Grubundaki meslektaşımın dün kendisine sunduğum görüşü şimdi benimsemiş olmasından memnuniyet duyuyorum.
- I would like to dare him to work closely with the other groups in order to reach unanimity.
- Oybirliğine varmak için diğer gruplarla yakın bir şekilde çalışması için kendisini cesaretlendirmek isterim.
- We, and European farmers, wish him every success!
- Biz ve Avrupalı çiftçiler olarak kendisine başarılar diliyoruz!
- I am confident that Parliament will also support him in this.
- Parlamento'nun da kendisini bu konuda destekleyeceğinden eminim.
- Could you please draw his attention to the fact that I have something to say to him?
- Lütfen kendisine söyleyeceklerim olduğuna dikkatini çeker misiniz?
- I should like first of all to thank the rapporteur most sincerely for his report and to congratulate him on it.
- Öncelikle raportöre raporu için içtenlikle teşekkür etmek ve kendisini kutlamak isterim.
- We look to him as the man to root out cartels.
- Kendisine kartellerin kökünü kazıyacak kişi olarak bakıyoruz.
- In so doing I should like to thank him personally once more for his work as a rapporteur.
- Bu vesileyle raportör olarak yaptığı çalışmalardan dolayı kendisine bir kez daha teşekkür etmek isterim.
- I wish him great success in implementing this programme.
- Kendisine bu programın uygulanmasında büyük başarılar diliyorum.
- I commend him on the amount of work he has put into this.
- Bu konuda yaptığı çalışmalardan dolayı kendisini takdir ediyorum.
- We nonetheless have two points of disagreement with him.
- Yine de kendisiyle iki noktada anlaşmazlığımız var.
- So we pay tribute to him in the warmest terms.
- Bu nedenle kendisini en içten duygularımızla anıyoruz.
- I have tried to cooperate with him on two points.
- Kendisiyle iki noktada işbirliği yapmaya çalıştım.
- My sincerest thanks go to him accordingly.
- Kendisine en içten teşekkürlerimi sunuyorum.
- Unfortunately, he is no longer here, but could someone please tell him that exactly the same rules apply.
- Maalesef kendisi artık burada değil ama lütfen birisi ona aynı kuralların geçerli olduğunu söyleyebilir mi?
- We then tried to invite him to Belgium, and the Belgium authorities would not give him a visa either.
- Daha sonra kendisini Belçika'ya davet etmeye çalıştık ancak Belçika makamları da kendisine vize vermedi.
- I would say to him that we still do not know where this outbreak originated.
- Kendisine bu salgının nereden kaynaklandığını hala bilmediğimizi söylemek isterim.
- I would like to thank him for his understanding.
- Anlayışı için kendisine teşekkür ederim.
- Pensioners across Europe have reason to be grateful to him for the work he has done.
- Avrupa'daki emeklilerin, yaptığı çalışmalardan dolayı kendisine minnettar olmaları için sebepleri vardır.
- I therefore declare him to be the European Ombudsman.
- Bu nedenle kendisini Avrupa Ombudsmanı olarak ilan ediyorum.
- I will tell him that Parliament takes a very serious view of what is happening in Cuba.
- Kendisine Parlamento'nun Küba'da olup bitenleri çok ciddi bir şekilde ele aldığını söyleyeceğim.
- I should like to welcome the Greek prime minister and wish him every success.
- Yunanistan Başbakanına hoş geldiniz diyor ve kendisine başarılar diliyorum.
- I wish to express my personal gratitude to him on behalf of the European Parliament.
- Avrupa Parlamentosu adına kendisine şahsen şükranlarımı ifade etmek isterim.
- I can assure him that work has been undertaken under the DG Research programme.
- Kendisini DG Araştırma programı kapsamında çalışmalar yürütüldüğü konusunda temin edebilirim.
- I thank him for his commitment and belief in both these directives.
- Kendisine bu iki direktife olan bağlılığı ve inancı için teşekkür ediyorum.
- The honourable Member asks us to give him hope that we will be seeing a real shift.
- Sayın Üye, gerçek bir değişim göreceğimize dair kendisine umut vermemizi istiyor.
- I would in any case like to congratulate him on his report.
- Her halükarda kendisini raporu dolayısıyla tebrik etmek isterim.
- We shall look forward to hearing from him many times in the future.
- Gelecekte kendisinden birçok kez haber almayı dört gözle bekleyeceğiz.
- The quote is directly from him.
- Alıntı doğrudan kendisinden yapılmıştır.
- I also thank him for the collaboration which we have had with him at all times in the work we have carried out.
- Ayrıca yürüttüğümüz çalışmalarda kendisiyle her zaman yaptığımız işbirliği için de teşekkür ederim.
- I thank him for his response.
- Verdiği yanıt için kendisine teşekkür ediyorum.
- I should like to thank him.
- Kendisine teşekkür etmek isterim.
- I am happy with the rapporteur's treatment of state aid and I congratulate him on this.
- Raportörün devlet yardımları konusunu ele alış biçiminden memnunum ve kendisini bu konuda kutluyorum.
- We wish him every success.
- Kendisine başarılar diliyoruz.
- We will send him the written reply to his question.
- Sorusuna ilişkin yazılı cevabı kendisine göndereceğiz.
- In November last year the worst repression of all followed an attack on him.
- Geçen yıl Kasım ayında kendisine yönelik bir saldırının ardından en kötü baskılar yaşandı.
- I can reassure him, however, as regards the moratorium on the death penalty.
- Ancak ölüm cezasına ilişkin moratoryum konusunda kendisine güvence verebilirim.
- I support him in this, but I fear that it will be insufficient without further changes.
- Bu konuda kendisini destekliyorum ancak daha fazla değişiklik yapılmadan bunun yetersiz kalacağından korkuyorum.
- I believe that Ariel Sharon will form a coalition forcing him to negotiate with the Palestinians.
- Ariel Şaron'un kendisini Filistinlilerle müzakere etmeye zorlayacak bir koalisyon kuracağına inanıyorum.
- I wish him great success in implementing this programme.
- Bu programın uygulanmasında kendisine büyük başarılar diliyorum.
- I would like, on behalf of all of us, to congratulate him on his victory and the victory of his party.
- Hepimiz adına kendisini ve partisinin zaferini kutlamak isterim.
- The monster asked his creator to give him a female companion, if you remember.
- Hatırlarsanız canavar, yaratıcısından kendisine bir dişi arkadaş vermesini istemişti.
- I would also ask him to avoid doing this again.
- Ayrıca kendisinden bunu tekrar yapmaktan kaçınmasını rica ediyorum.
- I thank him for his commitment and belief in both of these directives.
- Kendisine bu iki direktife olan bağlılığı ve inancı için teşekkür ediyorum.
- We will rejoice with him if it makes genuine progress.
- Eğer gerçek bir ilerleme kaydedilirse kendisiyle birlikte sevineceğiz.
- The President-in-Office of the Council informs me that Minister Tremonti will deal with this subject, not him.
- Konsey Dönem Başkanı bana bu konuyla kendisinin değil Bakan Tremonti'nin ilgileneceğini bildirdi.
- I assured the President that the welcome for him in this Parliament is very warm indeed.
- Başkan'a bu Parlamento'da kendisine gösterilen karşılamanın gerçekten çok sıcak olduğu konusunda güvence verdim.
- In this connection, I want to congratulate him on the report.
- Bu bağlamda, kendisini rapordan dolayı tebrik etmek istiyorum.
- I want to thank him for having taken the lid off this area and for having found an appropriate balance in the report.
- Kendisine, bu konunun üzerindeki örtüyü kaldırdığı ve raporda uygun bir denge kurduğu için teşekkür etmek istiyorum.
- The audit reports eventually became available to him in March and intensive negotiations then started.
- Denetim raporları nihayet Mart ayında kendisine ulaştı ve ardından yoğun müzakereler başladı.
- I agree with him that there are a large number of NGOs doing sterling work.
- Çok sayıda STK'nın iyi işler yaptığı konusunda kendisine katılıyorum.
- I am sure that we all pass on our congratulations to him.
- Eminim ki hepimiz kendisine tebriklerimizi iletiyoruz.
- I thank him and his ministerial and public service colleagues for that meeting.
- Bu toplantı için kendisine ve bakanlık ve kamu hizmetindeki meslektaşlarına teşekkür ediyorum.
- Unfortunately, no EU country would also give him a visa so that he himself could collect it.
- Ne yazık ki hiçbir AB ülkesi de kendisine vize vermedi ki kendisi vizeyi alabilsin.
- I thank him for his excellent work on this matter.
- Bu konudaki mükemmel çalışmaları için kendisine teşekkür ediyorum.
- Mr Bullmann has done his best, and I thank him for that.
- Bay Bullmann elinden geleni yaptı ve bunun için kendisine teşekkür ediyorum.
- I agree with him that we should urgently implement the Kyoto Agreement.
- Kyoto Anlaşmasını acilen uygulamamız gerektiği konusunda kendisine katılıyorum.
- I would also like to thank him for his efforts in this matter.
- Kendisine bu konudaki çabaları için de teşekkür etmek isterim.
- I thank him and I wish him a long and distinguished career as a representative.
- Kendisine teşekkür ediyor ve bir temsilci olarak uzun ve seçkin bir kariyer diliyorum.
- Tom was wearing a hat that was too small for him.
- Tom kendisine çok küçük gelen bir şapka takıyordu.
- If you wish to check out from different delivery areas, please inform him at the first delivery.
- Farklı teslimat bölgelerinden çıkış yapmak istiyorsanız, lütfen ilk teslimatta kendisine bilgi verin.
- Tom couldn't help noticing that Mary was staring at him.
- Tom, Mary'nin kendisine baktığını fark etmekten kendini alamadı.
- Tom probably doesn't know that I hate him.
- Tom kendisinden nefret ettiğimi büyük olasılıkla bilmiyor.
- John claimed that the dishonest salesman had tricked him into buying a useless piece of machinery.
- John dürüst olmayan satıcının kendisini işe yaramaz bir makine parçası alması için kandırdığını iddia etti.
- Tom has hired someone to cook for him.
- Tom kendisine yemek yapması için birini tuttu.
- Tom told Mary to give him a call after dinner.
- Tom Mary'ye akşam yemeğinden sonra kendisini aramasını söyledi.
- A fool always finds a greater fool to admire him.
- Bir aptal her zaman kendisine hayranlık duyacak daha büyük bir aptal bulur.
- Tom invited us to have dinner with him and his wife.
- Tom kendisi ve karısıyla akşam yemeği yememiz için bizi davet etti.
- Tom found the note that Mary had left for him.
- Tom, Mary'nin kendisi için bıraktığı notu buldu.
- Tom was scared Mary would shoot him with her father's rifle.
- Tom, Mary'nin babasının tüfeğiyle kendisini vuracağından korkuyordu.
- Tom refused Mary's offer to drive him home.
- Tom Mary'nin kendisini eve götürme teklifini reddetti.
- Tom has been trying to get Mary to marry him ever since he graduated from high school.
- Tom liseden mezun olduğundan beri Mary'nin kendisiyle evlenmesini sağlamaya çalışıyor.
- To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.
- Tom, hastanedeki tatsız deneyimlerini telafi etmek için kendisine iyi gelenden biraz daha fazla içti.
- Tom needs someone to teach him to drive.
- Tom'un kendine araba sürmeyi öğretecek birine ihtiyacı var.
- Tom hired Mary to help him.
- Tom Mary'yi kendine yardım etmesi için işe aldı.
- Tom is good at getting people to do things for him.
- Tom insanlara kendisi için bir şeyler yaptırma konusunda iyidir.
- Tom realized Mary was waiting for him.
- Tom Mary'nin kendisini beklediğini fark etti.
- Tom noticed that Mary was staring at him.
- Tom, Mary'nin kendisine baktığını fark etti.
- Tom says he's tired of trying to convince Mary to help him.
- Tom, Mary'yi kendisine yardım etmeye ikna etmeye çalışmaktan yorulduğunu söylüyor.
- Tom still wants Mary to help him do that.
- Tom hâlâ Mary'den kendisine bunu yapmasına yardım etmesini istiyor.
- Tom knows what to say to make Mary forgive him.
- Mary'ye kendini affettirmek için Tom ne söyleyeceğini biliyor.
- Tom didn't even notice that Mary was looking at him.
- Tom, Mary'nin kendisine baktığını fark etmedi bile.
- Did Tom say who was going to help him?
- Tom kendisine kimin yardım edeceğini söyledi mi?
- Tom was wondering if Mary would go out with him.
- Tom Mary'nin kendisiyle çıkıp çıkmayacağını merak ediyordu.
- Tom said that worried him.
- Tom bunun kendisini endişelendirdiğini söyledi.
- Tom asked Mary to give him a massage, but she didn't want to.
- Tom Mary'den kendisine masaj yapmasını istedi ama o yapmak istemedi.
- Tom wants to forgive his father for abandoning him.
- Tom, kendisini terk ettiği için babasını affetmek istiyor.
- Tom appreciated the gift that Mary gave him.
- Tom Mary'nin kendisine verdiği hediyeye minnettar oldu.
- Tom resented the fact that Mary got the promotion instead of him.
- Tom, Mary'nin kendisi yerine terfi almasına içerledi.
- Tom's been on an around the world trip since I last saw him.
- Kendisini son görüşümden beri Tom dünya turunda.
- Tom couldn't find anyone to help him.
- Tom kendisine yardım edecek birini bulamadı.
- You can get in touch with him at his home tonight.
- Kendisiyle bu akşam evinden temasa geçebilirsin.
- Tom wanted Mary to be nicer to him.
- Tom, Mary'nin kendisine karşı daha nazik olmasını istedi.
- Suddenly, Jack realized what had happened to him.
- Birdenbire, Jack kendisine ne olduğunu fark etti.
- Tom knows that Mary doesn't love him anymore.
- Tom artık Mary'nin kendisini sevmediğini biliyor.
- Tom said that Mary had insulted him.
- Tom Mary'nin kendine hakaret ettiğini söyledi.
- Tom wants somebody to help him.
- Tom kendine yardım edecek birini istiyor.
- Tom is hoping they'll hire him.
- Tom kendisini işe alacaklarını umuyor.
- Tom seems to be unwilling to accept advice from native speakers who try to help him with his translations.
- Tom, çevirilerinde kendisine yardımcı olmaya çalışan ana dili İngilizce olan kişilerin tavsiyelerini kabul etmek istemiyor gibi görünüyor.
- Tom doesn't know that Mary hates him.
- Tom Mary'nin kendisinden nefret ettiğini bilmiyor.
- Tom asked Mary to read the letter to him.
- Tom, Mary'den mektubu kendisine okumasını istedi.
- Tom talked Mary into helping him.
- Tom, Mary'yi kendisine yardım etmeye ikna etti.
- Tom is doing everything Mary asked him to do.
- Tom, Mary'nin kendisinden yapmasını istediği her şeyi yapıyor.
- Tom always meddles in affairs that do not concern him.
- Tom her zaman kendini ilgilendirmeyen işlere karışır.
- Professor Tanaka wants somebody to help him with his study.
- Profesör Tanaka birinin kendisine çalışmasında yardım etmesini istiyor.
- Sami thought that the imam was talking about him.
- Sami imamın kendisi hakkında konuştuğunu düşündü.
- Tom looked to see if Mary was watching him.
- Tom Mary'nin kendisini izleyip izlemediğini görmek için baktı.
- Tom is looking for someone to help him.
- Tom kendisine yardım edecek birini arıyor.
- Tom hoped that Mary would consider visiting a few art museums with him.
- Tom Mary'nin kendisiyle birlikte birkaç sanat müzesini ziyaret etmeyi düşüneceğini umuyordu.
- We have not received a letter from him so far.
- Şu ana kadar kendisinden bir mektup almadık.
- Tom should have someone do that for him.
- Tom onu kendisi için birine yaptırmalı.
- His ex-wife obtained a court order that forbid him from coming closer than 200 yards.
- Eski karısı, adamın kendisine 200 metreden fazla yaklaşmasını yasaklayan bir mahkeme emri çıkarttı.
- He's very protective of him.
- O kendine karşı çok koruyucu.
- Tom will try to convince you to help him.
- Tom sizi kendisine yardım etmeye ikna etmeye çalışacaktır.
- Tom ate something that made him sick.
- Tom kendini hasta eden bir şey yedi.
- George was so tired that his doctor advised him to take better care of himself.
- George o kadar yorgundu ki doktoru ona kendine daha iyi bakmasını tavsiye etti.
- Tom doesn't want to ask Mary to help him.
- Tom, Mary'den kendisine yardım etmesini istemiyor.
- Sami waited for the police to contact him.
- Sami polisin kendisiyle iletişime geçmesini bekledi.
- Tom saw Mary coming towards him.
- Tom, Mary'nin kendisine doğru geldiğini gördü.
- Fadil figured out that his wife was cheating on him.
- Fadıl karısının kendisine ihanet ettiğini anladı.
- Dan persuaded Linda to return with him to London.
- Dan, Linda'yı kendisiyle birlikte Londra'ya dönmeye ikna etti.
- Tom is wearing a coat that's way too large for him.
- Tom kendisine çok büyük gelen bir palto giyiyor.
- Tom was afraid of what might happen to him and his family.
- Tom kendisine ve ailesine olabileceklerden korkuyordu.
- Tom is good at getting people to do things for him.
- Tom insanlara kendisi için bir şeyler yaptırmada iyidir.
- Tom just wanted Mary to help him a little more with the children.
- Tom sadece Mary'nin çocuklar konusunda kendisine biraz daha yardımcı olmasını istiyordu.
- Tom hired someone to cook for him.
- Tom kendisi için yemek pişirecek birini tuttu.
- Mike is always nagging his father to buy him a car.
- Mike kendisine bir araba alması için babasının başının etini yiyor.
- Tom wanted Mary to tell him that she loved him.
- Tom, Mary'ye kendisini sevdiğini söylemesini istedi.
- Tom didn't realize what was expected of him.
- Tom kendisinden bekleneni fark etmedi.
- I thought Tom would ask Mary to go with him to Boston.
- Tom'un Mary'nin kendisiyle birlikte Boston'a gitmesini isteyeceğini düşündüm.
- George Soros wants Europe to be indebted to him and Jean-Claude Juncker assists him.
- George Soros Avrupa'nın kendisine borçlu olmasını istiyor ve Jean-Claude Juncker de ona yardım ediyor.
- Tom told me Mary cooked dinner for him.
- Tom bana Mary'nin kendisi için akşam yemeği pişirdiğini söyledi.
- Tom needs somebody to help him.
- Tom'un kendisine yardım edecek birine ihtiyacı var.
- Tom is mad at Mary for calling him stupid.
- Tom kendisine aptal dediği için Mary'ye kızgın.
- Tom thought Mary was going to hug him.
- Tom, Mary'nin kendisine sarılacağını düşündü.
- Tom pleaded with Mary to give him another chance.
- Tom, kendisine başka bir şans vermesi için Mary'ye yalvardı.
- Tom does what's right for him.
- Tom kendisi için doğru olanı yapıyor.
- We congratulated him on his success.
- Kendisini başarısından dolayı tebrik ettik.
- Dan believed that Linda was cheating on him.
- Dan, Linda'nın kendisini aldattığına inanıyordu.
- Tom appealed to his mother to buy a new toy for him.
- Tom annesinden kendisine yeni bir oyuncak almasını istedi.
- Fadil convinced Dania to move to Cairo with him.
- Fadıl, Dania'yı kendisiyle birlikte Kahire'ye taşınmaya ikna etti.
- Dan asked Linda to kiss him.
- Dan, Linda'dan kendisini öpmesini istedi.
- Tom began to suspect that Mary was cheating on him.
- Tom, Mary'nin kendisini aldattığından şüphelenmeye başladı.
- He loved her, who didn't love him at all.
- Ona aşıktı ama o kendisini hiç sevmiyordu.
- Tom talked Mary into doing that for him.
- Tom, Mary'yi bunu kendisi için yapmaya ikna etti.
- Tom shot and killed a man who insulted him.
- Tom kendisine hakaret eden bir adamı vurup öldürdü.
- Tom's mother used to wash his clothes for him, but now he washes them himself.
- Tom'un annesi eskiden giysilerini onun için yıkardı, ama şimdi kendisi yıkıyor.
- Tom was pulled over by a policeman who gave him a speeding ticket.
- Tom, kendisine hız cezası yazan bir polis tarafından kenara çekildi.
- Tom actually got Mary to dance with him.
- Tom aslında Mary'yi kendisiyle dans etmesi için ikna etti.
- Tom knew what Mary had told him wasn't true.
- Tom Mary'nin kendisine söylediğinin doğru olmadığını biliyordu.
- Tom moved to a company that offered him a higher salary.
- Tom kendisine daha yüksek maaş teklif eden bir şirkete taşındı.
- Tom's doctor advised him to take better care of himself.
- Tom'un doktoru ona kendine daha iyi bakmasını tavsiye etti.
- Tom persuaded Mary to marry him.
- Tom, Mary'i kendisiyle evlenmeye ikna etti.
- Tom couldn't find anyone to give him a ride home.
- Tom kendisini eve bırakacak kimseyi bulamadı.
- Tom asked Mary to teach him how to drive.
- Tom, Mary'den kendisine araba kullanmayı öğretmesini istedi.
- Tom's doctor advised him to take better care of himself.
- Tom'un doktoru ona kendisine daha iyi bakmasını tavsiye etti.
- Sami hired the best attorneys to protect him.
- Sami kendisini korumaları için en iyi avukatları tuttu.
- Tom suspected that Mary had a crush on him.
- Tom, Mary'nin kendisine aşık olduğundan şüpheleniyordu.
- And Noah did all things which the Lord had commanded him.
- Nuh Rabbin kendisine buyurduğu her şeyi yaptı.
- Tom has no one to advise him.
- Tom'un kendisine tavsiyede bulunacak kimsesi yok.
- Tom convinced Mary to loan him some money.
- Tom, Mary'yi kendisine borç para vermesi için ikna etti.
- Tom helps anybody who asks him.
- Tom kendisinden yardım isteyen herkese yardım eder.
- Tom says that the noise doesn't bother him.
- Tom gürültünün kendisini rahatsız etmediğini söyledi.
- Dan couldn't find anyone to give him a ride home.
- Dan kendisini eve bırakacak kimseyi bulamadı.
- Tom finally talked Mary into selling him her old violin.
- Tom sonunda Mary'yi eski kemanını kendisine satması için ikna etti.
- Sami wanted girls to pay attention to him.
- Sami kızların kendisine ilgi göstermesini isterdi.
- Tom invited us to have dinner with him and his wife.
- Tom bizi kendisi ve karısıyla akşam yemeğe davet etti.
- Tom thinks that his TV is watching him.
- Tom TV'sinin kendini izlediğini düşünüyor.
- Tom assumed Mary was hiding something from him.
- Tom, Mary'nin kendisinden bir şey sakladığını düşündü.
- Tom has hired somebody to cook for him.
- Tom kendisi için yemek pişirecek birini tuttu.
- Tom wanted Mary to write a recommendation for him.
- Tom, Mary'den kendisi için bir tavsiye mektubu yazmasını istedi.
- Tom is hoping that Mary will do that for him.
- Tom, Mary'nin onu kendisi için yapacağını umuyor.
- Tom ate the chocolate chip cookies that Mary made for him.
- Tom Mary'nin kendisi için yaptığı çikolatalı kurabiyeleri yedi.
- Tom knew Mary didn't love him.
- Tom Mary'nin kendisini sevmediğini biliyordu.
- Tom depended on Mary to help him.
- Tom kendisine yardım etmesi için Mary'ye güvendi.
- Tom persuaded Mary to go to the party with him.
- Tom Mary'yi kendisiyle partiye gitmesi için ikna etti.
- Tom attempted to persuade Mary to go to church with him.
- Tom Mary'yi kendisiyle kiliseye gitmesi için ikna etmeye çalıştı.
- Tom persuaded Mary to go on a date with him.
- Tom kendisiyle çıkması için Mary'yi ikna etti.
- Tom asked Mary to wait for him.
- Tom, Mary'den kendisini beklemesini istedi.
- Tom seems to be unwilling to accept the bribe we're offering him.
- Tom kendisine teklif ettiğimiz rüşveti kabul etmek istemiyor gibi görünüyor.
- Tom is going to ask Mary to marry him.
- Tom Mary'nin kendisiyle evlenmesini isteyecek.
- Tom told me Mary baked a cake for him.
- Tom bana Mary'nin kendisi için bir kek pişirdiğini söyledi.
- Tom asked Mary to wait for him here.
- Tom Mary'nin kendisini burada beklemesini rica etti.
- Tom wished that Mary hadn't overheard John and him talking about her.
- Tom, Mary'nin John ve onun kendisi hakkında konuştuklarına kulak misafiri olmamasını diledi.
- Tom doesn't know why Mary doesn't like him.
- Tom Mary'nin kendisinden niçin hoşlanmadığını bilmiyor.
- Tom is still trying to convince Mary to help him with his homework.
- Tom ev ödevinde kendisine yardım etmesi için hâlâ Mary'yi ikna etmeye çalışıyor.
- Tom said that Mary helped him.
- Tom Mary'nin kendisine yardım ettiğini söyledi.
- Tom claimed that his father had raped him on multiple occasions.
- Tom, babasının kendisine birçok kez tecavüz ettiğini iddia etti.
- Tom saw Mary smiling at him.
- Tom Mary'nin kendisine gülümsediğini gördü.
- Tom thought that Mary loved him.
- Tom Mary'nin kendisini sevdiğini düşünüyordu.
- I wonder if Prince William lets anyone call him Bill.
- Prens William kendisine Bill denmesine izin veriyor mu merak ediyorum.
- The king had only one child, and that was a daughter, so he foresaw that she must be provided with a husband who would be fit to be king after him.
- Kralın tek bir çocuğu vardı, o da kızıydı, bu yüzden kendisinden sonra kral olmaya uygun bir koca bulması gerektiğini öngörmüştü.
- Tom didn't know exactly what was expected of him.
- Tom kendisinden tam olarak ne beklendiğini bilmiyordu.
- Tom didn't have enough money to buy what Mary wanted him to buy for her.
- Tom'un Mary'nin kendisine almasını istediği şeyi alacak kadar parası yoktu.
- Tom asked Mary to make him a sandwich.
- Tom Mary'den kendisine bir sandviç hazırlamasını istedi.
- Fadil was waiting for Layla to call him.
- Fadıl, Leyla'nın kendisini aramasını bekliyordu.
- Tom doesn't know what's in store for him.
- Tom kendisini neyin beklediğini bilmiyor.
- Tom asked Mary to take him to the hospital.
- Tom Mary'den kendisini hastaneye götürmesini istedi.
- Tom wanted Mary to go to the post office for him.
- Tom kendisi için Mary'nin postaneye gitmesini istedi.
- Tom demanded that Mary give him the money she owed him.
- Tom, Mary'den kendisine borçlu olduğu parayı vermesini istedi.
- Tom can't find anyone to help him.
- Tom kendisine yardım edecek kimseyi bulamıyor.
- Tom asked Mary to teach him some useful phrases in French.
- Tom, Mary'den kendisine Fransızca bazı yararlı ifadeler öğretmesini istedi.
- Dan invited Linda to have a drink with him.
- Dan, Linda'yı kendisiyle bir içki içmeye davet etti.
- Tom got into a fight with the people who were staring at him.
- Tom kendisine bakan insanlarla kavga etti.
- Tom asked Mary to go with him.
- Tom Mary'nin kendisiyle gitmesini istedi.
- Tom asked Mary to give him a massage, but she didn't want to.
- Tom, Mary'den kendisine masaj yapmasını istedi ama Mary masaj yapmak istemedi.
- Tom caught Mary trying to steam open an envelope addressed to him.
- Tom, Mary'yi kendisine gönderilen bir zarfı buharla açmaya çalışırken yakaladı.
- Tom didn't realize what was expected of him.
- Tom kendisinden ne beklendiğinin farkında değildi.
- Tom has nobody to advise him.
- Tom'un kendisine tavsiyede bulunacak kimsesi yok.
- Tom noticed Mary looking at him.
- Tom Mary'nin kendisine baktığını fark etti.
- Tom wished Mary was with him.
- Tom Mary'nin kendisiyle birlikte olmasını diledi.
- Tom said he'd ask Mary to eat lunch with him.
- Tom, Mary'den kendisiyle öğle yemeği yemesini isteyeceğini söyledi.
- George Soros wants Europe to be indebted to him and Jean-Claude Juncker assists him.
- George Soros, Avrupa'nın kendisine borçlu olmasını istiyor ve Jean-Claude Juncker ona yardım ediyor.
- Tom learned to accept the love his stepparents gave him.
- Tom üvey ebeveynlerinin kendisine verdiği sevgiyi kabul etmeyi öğrendi.
- Tom severs ties with anyone that insults him.
- Tom kendisine hakaret eden herkesle bağlarını koparır.
- Tom wondered if Mary liked him as much as he liked her.
- Tom, Mary'nin de ondan kendisi kadar hoşlanıp hoşlanmadığını merak ediyordu.
- The little boy has lost the money given to him by his father.
- Küçük çocuk, babası tarafından kendisine verilen parayı kaybetti.
- Sami didn't realize the deadly poison was meant for him.
- Sami, ölümcül zehirin kendisi için olduğunu anlamadı.
- Tom asked Mary to play tennis with him.
- Tom Mary'nin kendisiyle tenis oynamasını istedi.
- Three ships were given to him by the queen.
- Kraliçe tarafından kendisine üç gemi verilmiştir.
- Tom expected Mary to help him.
- Tom, Meryem'in kendisine yardım etmesini umuyordu.
- How did Tom persuade Mary to help him?
- Tom Mary'yi kendisine yardım etmesi için nasıl ikna etti?
- The teacher made all of his female students fall in love with him.
- Öğretmen bütün kız öğrencilerini kendisine aşık etti.
- Tom doesn't want Mary to kiss him in public.
- Tom herkesin içinde Mary'nin kendisini öpmesini istemiyor.
- He gathered his children around him.
- O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
- Tom made me help him.
- Tom beni kendisine zorla yardım ettirdi.
- Tom can't figure out how Mary was able to plan a surprise party without him knowing about it.
- Tom, Mary'nin kendisinin haberi olmadan nasıl sürpriz bir parti planlayabildiğini anlayamıyor.
- Tom couldn't shake the feeling that Mary was hiding something from him.
- Tom, Mary'nin kendisinden bir şey sakladığı hissinden kurtulamıyordu.
- Tom invited Mary to join him and his family for dinner.
- Tom, Mary'yi akşam yemeğinde kendisine ve ailesine katılması için davet etti.
- Sami asked Layla to send him a sexy photo.
- Sami, Layla'dan kendisine seksi bir fotoğraf göndermesini istedi.
- Tom asked his girlfriend to pardon him for forgetting her birthday.
- Tom, doğum gününü unuttuğu için kız arkadaşından kendisini affetmesini istedi.
- Tom shot and killed a man who attacked him.
- Tom kendisine saldıran bir adamı vurup öldürdü.
- Tom asked Mary to go to the opera with him.
- Tom Mary'nin kendisiyle operaya gitmesini istedi.
- Tom always meddles in affairs that do not concern him.
- Tom her zaman kendisini ilgilendirmeyen işlere burnunu sokar.
- Tom told Mary to give him a call after dinner.
- Tom, Mary'ye yemekten sonra kendisini aramasını söyledi.
- Tom asked Mary to do that for him.
- Tom, Mary'den kendisi için bunu yapmasını istedi.
- Dan claimed that Linda shot him.
- Dan, Linda'nın kendisini vurduğunu iddia etti.
- Tom asked Mary to run away with him.
- Tom Mary'nin kendisiyle kaçmasını istedi.
- How do you think Tom will convince Mary to marry him?
- Sizce Tom, Mary'yi kendisiyle evlenmeye nasıl ikna edecek?
- I told him that I'd help him.
- Ona yardım edeceğimi kendisine söyledim.
- Tom wanted Mary to help him solve the problem.
- Tom Mary'nin sorunu çözmesi için kendisine yardım etmesini istedi.
- Tom hired Mary to cook for him.
- Tom, Mary'yi kendisine yemek yapması için tuttu.
- I told him I agreed with him.
- Ona kendisiyle aynı fikirde olduğumu söyledim.
- Tom thought that Mary was hiding something from him.
- Tom, Mary'nin kendisinden bir şey sakladığını düşündü.
- Tom didn't drink the milk Mary poured for him.
- Tom, Mary'nin kendisi için doldurduğu sütü içmedi.
- Poor Tom had no idea what life had in store for him.
- Zavallı Tom hayatın kendisine neler getireceğinden habersizdi.
- Tom convinced Mary to go to the party with him.
- Tom Mary'yi kendisiyle partiye gitmeye ikna etti.
- Tom tried to get someone to help him.
- Tom kendisine yardım edecek birini bulmaya çalıştı.
- Tom didn't believe anything Mary told him.
- Tom, Mary'nin kendisine söylediği hiçbir şeye inanmadı.
- Tom knew that Mary had overheard John and him talking about her.
- Tom, Mary'nin John ve onun kendisi hakkında konuştuklarına kulak misafiri olduğunu biliyordu.
- Tom complained about the way they treated him.
- Tom onların kendisine davranışlarından şikayetçiydi.
- Tom says the noise doesn't bother him.
- Tom gürültünün kendisini rahatsız etmediğini söyledi.
- The heavens have granted him many special talents.
- Kendisine birçok özel yetenek bahşedilmiş.
- Tom told me Mary gave that bicycle to him.
- Tom bana Mary'nin o bisikleti kendisine verdiğini söyledi.
- Tom said that Mary kissed him.
- Tom Mary'nin kendisini öptüğünü söyledi.
- Tom does what is asked of him.
- Tom kendisinden istenileni yapar.
- I know Tom wants us to go swimming with him.
- Tom'un kendisiyle yüzmeye gitmemizi istediğini biliyorum.
- I reported to him by means of an SMS that he had to stop his work as soon as possible.
- Kendisine bir SMS aracılığıyla işini bir an önce bırakması gerektiğini bildirdim.
- Tom talked Mary into eating lunch with him.
- Tom, Mary'yi kendisiyle yemek yemeye ikna etti.
- Fadil was waiting for Layla to call him.
- Fadıl Leyla'nın kendisini aramasını bekliyordu.
- Tom is wearing clothes that are too big for him.
- Tom kendisi için çok büyük olan giysiler giyiyor.
- Tom had difficulty convincing Mary to help him.
- Tom Mary'yi kendisine yardımcı olmaya ikna etmekte zorlandı.
- Tom couldn't believe that Mary didn't want to go to the dance with him.
- Tom Mary'nin kendisi ile dansa gitmek istemediğine inanamadı.
- Tom pretended not to notice that Mary was looking at him.
- Tom, Mary'nin kendisine baktığını fark etmemiş gibi yaptı.
- Tom's oldest son looks just like him.
- Tom'un en büyük oğlu, tam anlamıyla kendisine benziyor.
- I know Tom wants us to help him.
- Tom'un kendisine yardım etmemizi istediğini biliyorum.
- Tom asked Mary to go to the zoo with him.
- Tom Mary'nin kendisiyle hayvanat bahçesine gitmesini istedi.
- Tom doesn't know who shot him.
- Tom kendisini kimin vurduğunu bilmiyor.
- He who has love, is in God, and God is in him, for God is love.
- Her kim ki içinde sevgi olsun, o Tanrı'dadır ve Tanrı da ondadır çünkü Tanrı sevginin kendisidir.
- Tom persuaded Mary to lend him her new car.
- Tom Mary'yi yeni arabasını kendisine ödünç vermesi için ikna etti.
- Tom wouldn't let anybody help him.
- Tom kimsenin kendisine yardım etmesine izin vermezdi.
- Tom attempted to persuade Mary to go to church with him.
- Tom, Mary'yi kendisiyle kiliseye gitmesi için ikna etmeye çalıştı.
- She asked him to call her later, but he forgot to.
- Ondan kendisini daha sonra aramasını istedi ama o aramayı unuttu.
- I discussed the matter with him.
- Konuyu kendisiyle görüştüm.
- What did Tom want you to buy for him?
- Tom kendisi için ne almanı istedi?
- Tom thanked Mary for saving him.
- Tom kendisini kurtardığı için Mary'ye teşekkür etti.
- Fadil convinced Layla to get him a gun.
- Fadıl, Leyla'yı kendisine tabanca alması için ikna etti.
- Samuel helps everyone who asks him.
- Samuel kendisinden isteyen herkese yardım eder.
- Tom has asked Mary to marry him.
- Tom Mary'nin kendisiyle evlenmesini istedi.
- Fadil was afraid of what was going to happen to him and his family.
- Fadıl, kendisine ve ailesine olacaklardan korkuyordu.
- Tom doesn't let anyone touch him.
- Tom hiç kimsenin kendisine dokunmasına izin vermez.
- Tom became aware that Mary was staring at him.
- Tom, Mary'nin kendisine baktığını fark etti.
- Fadil managed to get a cab to take him to Cairo.
- Fadıl kendisini Kahire'ye götürmesi için bir taksi bulmayı başardı.
- Dan asked his sister to prepare him a cup of coffee.
- Dan kız kardeşinden kendisine bir fincan kahve hazırlamasını istedi.
- Tom will try to persuade Mary to go to the dance with him.
- Tom Mary'yi kendisiyle dansa gitmeye ikna etmeye çalışacak.
- Tom asked Mary to teach him how to poach an egg in a microwave oven.
- Tom Mary'nin bir yumurtayı mikrodalga fırında nasıl pişireceğini kendisine öğretmesini istedi.
- Tom started to unfold the piece of paper Mary handed him.
- Tom Mary'nin kendisine verdiği kağıt parçasını açmaya başladı.
- Tom said that was fine with him.
- Tom bunun kendisi için sorun olmadığını söyledi.
- George was so tired that his doctor advised him to take better care of himself.
- George o kadar yorgundu ki doktoru ona kendisine daha iyi bakmasını tavsiye etti.
- How did Tom get Mary to cook dinner for him?
- Tom, Mary'ye kendisi için nasıl yemek yaptırdı?
- I'm sure Tom will be able to persuade Mary to go to Boston with him.
- Tom'un Mary'yi kendisiyle Boston'a gitmeye ikna edebileceğine eminim.
- The thief cursed the police for finding him.
- Kendisini bulduğu için polisi lanetledi.
- Tom hired two bodyguards to protect him.
- Tom kendisini koruması için iki koruma tuttu.
- Tom asked Mary to make him something to eat.
- Tom, Mary'den kendisine yiyecek bir şeyler hazırlamasını istedi.
- Tom looked over to his shoulder to see if anyone was following him.
- Tom birinin kendisini izleyip izlemediğini görmek için omzunun üzerinden baktı.
- The dictator accused Tom of treason for not applauding him.
- Diktatör, kendisini alkışlamadığı için Tom'u vatan hainliğiyle suçladı.
- Tom is wearing clothes that are too big for him.
- Tom kendisine çok büyük gelen kıyafetler giyiyor.
- Tom was afraid that people would judge him.
- Tom insanların kendisini yargılamasından korkuyordu.
- Tom invited me to join him.
- Tom beni kendisine katılmaya davet etti.
- Kate glanced at Chris and then ignored him, making him feel miserable.
- Kate Chris'e baktı ve sonra onu görmezden geldi, bu da onun kendini çok mutsuz hissetmesine neden oldu.
- Almost all of Tom's ex-wives still talk to him.
- Tom'un eski eşlerinin neredeyse hepsi kendisiyle hâlâ konuşuyor.
- Tom is wearing a coat that's too large for him.
- Tom kendisine büyük gelen bir palto giyiyor.
- Tom knew that Mary wouldn't want to go with him.
- Tom Mary'nin kendisiyle gitmek istemediğini biliyordu.
- Tom moved to a company that offered him a higher salary.
- Tom kendisine daha yüksek maaş teklif eden bir şirkete geçti.
- Tom got road rage when someone honked at him.
- Tom trafikte biri kendine korna çalınca küplere bindi.
- Sami met a person who made him know more about Islam.
- Sami İslam hakkında kendisini bilgilendiren biriyle tanıştı.
- Tom knows that I don't like him.
- Tom kendisinden hoşlanmadığımı biliyor.
- Tom said that Mary insulted him.
- Tom Mary'nin kendisine hakaret ettiğini söyledi.
- Tom needed someone to help him.
- Tom'un kendisine yardım edecek birine ihtiyacı vardı.
- I know Tom wants us to help him.
- Biliyorum, Tom kendisine yardım etmemizi istiyor.
- My father wants an efficient assistant to help him.
- Babam kendisine yardımcı olacak becerikli bir asistan istiyor.
- Tom hired somebody to cook for him.
- Tom kendisi için yemek pişirecek birini tuttu.
- Tom has asked Mary to show him how to do that.
- Tom Mary'den kendisine bunu nasıl yapacağını göstermesini istedi.
- Roy looks happy when his girlfriend calls him.
- Kız arkadaşı kendisini aradığında, Roy mutlu görünüyor.
- Tom told the cab driver to take him to the Hilton Hotel.
- Tom taksi sürücüsüne kendisini Hilton oteline götürmesini söyledi.
- Tom knew Mary didn't like him.
- Tom Mary'nin kendisini sevmediğini biliyordu.
- Tom believed that nothing bad could happen to him.
- Tom kendisine kötü bir şey olmayacağına inanıyordu.
- Tom says he'll ask Mary to eat lunch with him.
- Tom, Mary'den kendisiyle öğle yemeği yemesini isteyeceğini söylüyor.
- Tom managed to escape from the room where his kidnappers had kept him locked up.
- Tom kendisini kaçıranların kilitli tuttuğu odadan kaçmayı başardı.
- Tom thought Mary was hiding something from him.
- Tom, Mary'nin kendisinden bir şey sakladığını düşündü.
- I reported to him through an SMS that he had to stop his work as soon as possible.
- İşini bir an önce bırakması gerektiğini SMS yoluyla kendisine bildirdim.
- Tom says he's the best French speaker in our class, but I don't believe him.
- Tom sınıfımızdaki en iyi Fransızca konuşanın kendisi olduğunu söylüyor ama ben ona inanmıyorum.
- Fadil killed the woman that brought him on this earth.
- Fadıl kendisini bu dünyaya getiren kadını öldürdü.
- Tom persuaded Mary to go to the dance with him.
- Tom kendisiyle dansa gitmesi için Mary'yi ikna etti.
- Tom wants his parents to buy him a pony.
- Tom, anne babasından kendisine bir midilli atı satın almalarını istiyor.
- He managed to escape from the room where his kidnappers had kept him locked up.
- Kendisini kaçıranların onu kilitli tuttuğu odadan kaçmayı başardı.
- Tom asked Mary not to sit next to him.
- Tom Mary'nin kendisine yakın oturmamasını istedi.
- Virgilius went to court, and demanded justice from the emperor against the men who had robbed him.
- Virgilius mahkemeye gitti ve imparatordan kendisini soyan adamlara karşı adalet talep etti.
- Tom does what's right for him.
- Tom kendisi için doğru olanı yapar.
- Tom wanted Mary to kiss him.
- Tom Mary'nin kendisini öpmesini istedi.
- Bush thinks that God talks to him.
- Bush Tanrı'nın kendisiyle konuştuğunu düşünüyor.
- Tom didn't let Mary kiss him.
- Tom Mary'nin kendisini öpmesine izin vermedi.
- Tom asked Mary to do something for him.
- Tom, Mary'den kendisi için bir şey yapmasını istedi.
- Tom's self-confidence was shattered after his boss dressed him down in front of his workmates.
- Tom'un özgüveni, patronu iş arkadaşlarının yanında kendisini haşlayınca kırıldı.
- Tom doesn't have any friends to advise him.
- Tom'un kendisine tavsiyede bulunacak bir arkadaşı yok.
- Tom doesn't let Mary get near him.
- Tom Mary'nin kendisine yaklaşmasına izin vermiyor.
- Tom was hoping Mary would eat lunch with him.
- Tom, Mary'nin kendisiyle öğle yemeği yiyeceğini umuyordu.
- Tom felt terrible when Mary told him she was fond of him but didn't love him.
- Tom, Mary ona kendisine düşkün olduğunu, ancak onu sevmediğini söylediğinde çok kötü hissetti.
- I told Tom that I wouldn't help him.
- Tom'a kendisine yardım etmeyeceğimi söyledim.
- The prisoner broke away from the guards who were holding him.
- Mahkum kendisini tutan gardiyanlardan kaçtı.
- Tom had Mary make him a sandwich.
- Tom Mary'ye kendisi için bir sandviç yaptırdı.
- Tom thanked Mary for helping him.
- Kendisine yardım ettiği için Tom Mary'ye teşekkür etti.
- Tom has hired someone to cook for him.
- Tom kendisi için yemek pişirecek birini tuttu.
- Sami asked Layla to help him out.
- Sami, Layla'dan kendisine yardım etmesini istedi.
- She still loves him even though he doesn't love her anymore.
- O artık kendisini sevmese de onu hala seviyor.
- And Noe did all things which the Lord had commanded him.
- Nuh Rabbin kendisine buyurduğu her şeyi yaptı.
- Tom wanted Mary to marry him.
- Tom Mary'nin kendisiyle evlenmesini istedi.
- Tom won't ever be able to forgive Mary for cheating on him.
- Tom, Mary'yi kendisini aldattığı için asla affedemeyecekti.
- Fadil was afraid of what was going to happen to him and his family.
- Fadıl kendisine ve ailesine olacaklardan korkuyordu.
- Tom asked Mary to give him a massage, but she didn't want to.
- Tom Mary'den kendisine masaj yapmasını istedi ama Mary masaj yapmak istemedi.
- Tom looked over to his shoulder to see if anyone was following him.
- Tom kendisini takip eden biri olup olmadığını görmek için omzunun üzerinden baktı.
- Tom couldn't possibly have known that Mary was the one who got him fired.
- Tom, Mary'nin kendisini kovduran kişi olduğunu bilemezdi.
- Sami thought that the imam was talking about him.
- Sami imamın kendisi hakkında konuştuğunu sandı.
- Tom said Mary wanted him to eat lunch with her.
- Tom, Mary'nin kendisiyle yemek yemesini istediğini söyledi.
- Tom doesn't like people staring at him.
- Tom insanların kendisine bakmasından hoşlanmaz.
- Tom was determined not to make the same mistakes with his children that his parents had made with him.
- Tom, ailesinin kendisiyle yaptığı hataları çocuklarıyla yapmamaya kararlıydı.
- Sami wanted somebody to take care of him.
- Sami kendisine bakacak birini istiyordu.
- Tom accused Mary of having lied to him.
- Tom Mary'yi kendisine yalan söylemekle suçladı.
- Tom couldn't persuade Mary to help him.
- Tom, Mary'yi kendisine yardım etmesi için ikna edemedi.
Show More (407)
|